Marmara bir “ara “ deniz olarak Yerküre üzerinde birçok benzeri denize göre oldukça ufak fakat barındırdığı fauna ve flora çeşitliliği açısından da eşi, benzeri olmayan bir denizdir.
Daha doğrusu öyleydi.
Bu küçük, fakat o oranda değerli yaşam ortamının nefeslenebilmesi için iki kanal var; kuzeyde “İstanbul Boğazı”, güneyde “Çanakkale Boğazı”. Metropolün inanılmaz hızla büyümesi ile yarattığı yapılaşma ve kirlilik, yanı sıra Tuna Nehri kanalıyla taşınan Avrupa’nın atık malzemeleri nedeni ile ne yazık ki İstanbul Boğazı’nın nefes alması zorlaştı. Çanakkale Boğazı’nın geri beslemesi ile Marmara Denizi’nin ne kadar daha ayakta kalacağı bilinemez.
Bir zamanlar büyük balığın, küçük balığı kovalaması ile oluşan mükemmel besin zincirinin tüm halkaları teker teker koptu ve denizin dengeleri alt üst oldu. Uskumru sürüleri kayboldu, onu takip eden torik ve lüfer azaldı. Orkinoslar kovaladıkları bu sürüleri bulamayınca Marmara’ya girmez oldu, onları kovalayan besin zincirinin en üstündeki köpekbalıkları da. Bozulan dengenin yanında bir de artan av baskısı ile Marmara Denizi’ni artık geri dönülmez bir yok oluşa sürüklenmek üzere.
Adalar’ı çevreleyen denizin içinde var olma savaşının inatla sürdürüldüğünü gösterdiğimiz bu sergide sualtından yaşam görüntülerini, denizin hala bir parça yaşadığını ve özenle korunması gerektiğini sunmak istiyoruz.
Ateş Evirgen
< Önceki | Sonraki > |
---|